o eski tempocuları arıyor gözlerim..
bu işin bir adabı, bir felsefesi vardı vakt-i zamanında, adeta bir yaşam biçimiydi bizim için..
tempocu arkadaşlarla jilet gibi takım elbiselerimizi giyer
* *, ayakkabılarımızı cilalar, günlük sakal traşlarımızı olur, atmaya giderlerdik karaciğerlerimizin feryadıyla pembeleşen yüzlerimizle..
şimdi bakıyorum piyasaya, ortalık
106'lı genç dolmuş.. nerede bizim
124'lerimiz? hani değerlerimiz? herşeyi mi yitirdik sorarım?
arabalarda cd'den mp3 dinlemeyle nereye kadar?
kanıma dokunuyor..