-- hele şuna bak gelin! okduktan sonrası gelmeyciymiş antebe!?
evet ben bu soruya seneler seneler evveli olumsuz cevap vermiştim. bu yazdıklarım bir tövbe mi, sanmam. ama sabahın bir körü murat 131 arabanın içine binen bir aile dolusu uyuklayan insan ile -tabii ki attar haci uyuklama bahsinin dışındadır- bağa gitmeler takıldı boğazıma. bu yazdıklarım bir tövbe mi, sanmam ama bir yurt odasında bir pazar günü kesişince açlık belki ondan yazıyorum.
--bizim tarafta beylesi olmadı gelin. kesin bu sizden taraf birilerine çekik. gelmez mi adam memleketine. ne istiysen işte aynısı burda ya!
ironik antepli teyzeler ah aah! "burada fabrika yok, pazar yok, dükkan yok tabii gidin ankaralarda yaşan" demişti değil mi birisi. yahu yok ama kitapçı yok işte. neyse biz bir araba dolusu aile ile çoktan geçiverdik mobil restoranı. eskiden bölge trafiğin ordan ters yola girerdik amma cezalar çoğalmış derler. efendim çay konuldu, peynirler, domatesler, salatalıklar kesildi. kapısı açılan
pinden kaçan horozlar tavuklar... atar haci boş durur mu yahu, çoktan kuyunun motorunu açtı, bir sıra ağaç suladı, kirazlarını yiyen serçelere ağız dolusu küfürler.
--bari pazarı geçirseydin de öle gideydin. gıran mı girici okuluna. ne bayrama da mı gelemeycin?! yok yok kesin bu sizin tarafa çekik gelin...
dayılarımın tarihi üzerinden alttan alta beni açıklama çabası mantıklı mı? belki başka şehirlere gitmediler ama hanımlarının limanına öyle ir demir attılar ki bir daha geri dönemediler desek alınırlar mı?
++ babaaa gel kahvaltı hazııır!
la yorum o kadar para verdi aldı bu kulakçalıkları yine kullanmıyor dese de amcam. attar haci'nin kahvaltı çağrısını duyması pek bir güç görünmekte. bu işi yine ailenin en küçük insanının sırtına yüklenecek ve o dedeee diyen uzaklaşan sesiyle bağın bir köşesinde bulmaya çalışacak yaşlı kopyasını. "ya haci ammi bu kadar kalabalığın bütün sebebi sensin" demişti değil mi birisi bir aile toplantısında. kele o nası hanek terbiyesiz adam diye dedikodusu yapılmıştı hatta sonrası... kıymalı yumurtalar, alaca çorbalar, domatesler, sıcak sulu peynirler, çarşı ekmeği. yine de özü dövmez
* ninemin gizliden gizliye önüme çekiverir tabakları, boşalan çorba tabağını dolduruverir sormadan, acı şundan da al ısrarları tükenmez.bu yazdıklarım bir tövbe mi, sanmam. ama bir pazar günü tesellisi...