dedem mustafa yıldırımdemir' den dinlediğim, hangi koşullarda savaştığımızın değerinin bilinmesi açısından çok önemli bir hikayedir. gaziantep savaş müzesi'nde de "kızını evlatlık veren adam" başlığında bu olaya yer verilmiştir.
---------------
işgal zamanı tüfekçi yusuf ?un yanına bir gün azap osman isminde fakir bir adam gelir :
?bak tüfekçi yusuf ben bu ermeni ile, fransız ile olan mücadeleye katılmak istiyorum. iyi bir avcıyım ama silahım yok, barutum yok, kurşunum yok! neyle savaşacağım? bana bir akıl ver." der .sessizlik olur azap osman tüfekçi yusuf?un gözlerindeki çaresiz bakışları görünce başka bir şey demeden çıkıp gider. o zamanda değil azap osman' da kimsede para, tüfek yok ki yardım edilebilsin..tüfekçi yusuf o günler için ?içim gitti ama elimden bir şey gelmedi.? der.
aradan biraz zaman geçer bir gün azap osman elinde bir tüfekle çıka gelir. tüfekçi yusuf şaşırır "osman ağa nereden buldun bu tüfeği? " diye sorar adam biraz sıkıntılı bir iç çeker ,yavaş yavaş anlatmaya başlar : "6 yaşında bir kızım vardı, elinden tuttum halep'e götürdüm. bir arap'ın evine 5 altın karşılığı evlatlık verdim. o beş altınla da bu tüfeği aldım. fakat mermi,barut için param kalmadı. söyle tüfekçi yusuf ben ne yapayım?"tüfekçi yusuf duyduklarına inanamaz ,gözleri bir anlığına kararır hiç bir şeyi göremez. sonradan hatıralarında bu fedakar baba için şöyle der : bir avuç vatan toprağı için canının canı biricik evladından vazgeçmişti..ya rabbim ! bu nasıl bir vatan sevgisiydi? orada bulunan tüm kurşun ve barutu verdim gitti, işgal bitinceye kadar bir daha gözükmedi. fransızla, ermenilerle çatışmış. bir ara yaralanmış uzunca bir süre ölüm döşeğinde yatmış, fakat öldürmeyen allah öldürmez, o da ölmemiş. "
bu fedakar baba işgalden sonra birçok kez tüfekçi yusuf?un dükkanına gelmiş ve her seferinde büyük hürmet görmüştür.
...
osman ağa, ve o' nun isimsiz kızı gibi nice kahramanımızı unutmamak dileğiyle bu konuda tüfekçi yusuf ?un torunu şu anda bir ilköğretim kurumunda okul müdürü olan şule sayin tarafından yazılmış savaş müzesinde de sergilenen bir şiirle bu anıyı bitirelim.
kinali kiz
anamın kucağından aldın
tut elimi gidiyoruz dedin
nasıl sevindim baba?
daha dün anam
parmaklarımı tek tek öpüp
kına yakmıştı
kınalı ellerim ne güzeldi
sen görmedin
bir elinle beni tuttun
diğer elinle anamı savurdun
sahi ,anam niye çok ağladı baba?
ben yeni öğrendim yürümeyi
senin adımlarına yetişemem ki
ne olur biraz yavaşla
hem bak
ellerim kınalı baba
bütün evler arkamızda kaldı
belki ; aha şu tepeye çıkarsak
oradan görürüm, çökmeye yüz tutmuş evimizi
nasılda yoruldum
bilsem konuşmayı
sana dönelim diyeceğim
anamı özledim, acıktım?..
ama sen durmuyorsun ki baba
beni sırtına aldın
uyu kızım dedin
çok üşümüşüm
sen beni ısıttın baba
yüksek dağların ötesine geçtik
bir başka diyara geldik
beni öptün kokladın
geldik kızım dedin
işte yeni evin burası
bir tüfek parası berdelin olsun
kızım antep?e kurban olsun
bıraktın ellerimi
kınalı ellerim ne güzeldi
sen görmedin baba
bilirim sevgini koydun gittin bana
fakirliği onuruna yediremedin
herkes çabalarken sen durup seyredemedin
anladım artık neden kınalı ellerim?
bir haksız savaşa kurban oldum amma
sen bir daha dönmedin baba?
koca başlı dağların ardında
bırak bir kızın olsun
gözyaşlarım
berdel ettiğin tüfeğe kurşun olsun
bu dünyada haksızlık son bulsun
benim adımı antepli yüreğine sorsun
baba hakkım sana helal olsun!
şule yildirimdemir sayin / 08.12.2006