benim uçun antepde çocuk olmak; daha 7 yaşındayken ammimin düğün gününde kaçıp kavaklığa, batalhöyüğe gitmek, batalın bekçisine tapa damancasıynan kafa tutmak
ammiminoğluynan biz cüneytciyik deyip, antep kalasına arka tarafından tırmanmak... bayramlarda dedemğilin hayatlı evinde yatmak, ninemin pişirdiği püspürük çorbasını kaşıklamak... kavaklıkda yangın çıharıp, düztepeye kadar arkamıza bakmadan kaçmak
yerdeki yarım metre kara aldırış etmeden allebende çimmek
kadıdeermeninde kebap yapmak, içecek su bulamayınca yolun ortasındaki yağmur suyunu içmek
cüneytin battalgazi, malkoçoğlu, karamurat filmlerine yavuzlardaki emek sinemasına gitmek
ırahmatlık dedem apallo cumanın bana aldıı bi çüt içi pambıklı lasdik mavı çizme demek. ve 40 yıl sonra, hey gidi günler demek...