antep usaa nereye giderse gitsin sadece istedigini bildigini yemek ister, en pahalı şeeerlerde en pahalı yerlere getsin gene de gözü bi küncülü arar. eti begenmez eti begense pişmesini begenmez, onuda begense pivyaz olmadıgı için dellenir , işte bu anteplinin kendine yakışanı yemesidir. çünkü antepli elinde dürümü ile güzeldir, antepli dürüm yerken yagının üstüne akmaması için aldıgı o eller ileride kıç geride pozisyonu ile güzeldir.

nader gendimi zorleymda,balık yiym deym amma elimde deel nediym vallah vücudum gabul etmey..
yidikden soona "keşke yimez oleydım"deym.. madem bi taaf oluyy..aklıma balığı getirdiim kimi yüreemm ağzıma geliyy..

kebabı dürüm edip,içinin öteberisini koyup ahıdı ahıdı yimenin tadı heç bi şeyde yok..üç öğün yisemde tiskinmeym..

her zaman ve her yerde kendi tarzını, kendi yaşayış biçimini diğer insanlara empoze etme misyonu yüklenmiştir default olarak. bir süre sonra herkes ona ayak uydurmaya başlar ve olaylar gelişir.

kebab = antepli yiyeceği

3 antepli rafık* arhadaşlarını çağırırlar, çeşit çeşit yemekleri yaparlar ve ortaya goyarlar.ilk olarak birer parça ekmek koparır ve salatanın dibine goyarlar, o sırada yemekden bi gaşık alırlar.akabinde de salatanın suyunu çekmiş olan ekmee de mide yolu gözükür.bunu gören dışarılı arhadaşlar birşey anlamazlar ve sorarlar: ekmee niye oraa goyiyniz?*ve cevap: suyunu çeksin deey!ve bu 3 rafık daha sonra dışarılı arhadaşlarının da aynı şeyi yapmasını keyifle izler..
veyahut sık sık şu cümleylen garşılaşırsınız: "ya ben dürüm edemiyorum, bana da dürüm yapar mısın seninki gibi?"
işte antepli olmak, gendine yahışanı gendine yahıştığı gibi yimekdir...