geçen hafta boyunca istanbul'dan yola çıktık (ayıptır söylemesi, trt için program çekiyoruz da) adapazarı, bilecik, eskişehir, kütahya, afyon, konya, karaman, ankara ve yeniden istanbul olmak üzere dolaştık.
nereye gittiysek, laf dönüp dolaşıp yemek kültürüne geliyordu. konuşulanları dinledikten sonra ben geriye yaslanıp, "ben de antepliyim" deyince, herkes şöyle bir bakıp, "haa evet, en güzel yemekler antep'de yapılır" demiyorlar mıydı, değmeyin benim keyfime.
"antepli olmak bir başkadır" diyerek, suratlarına bakıp gülüyorum.
ayni zamanda hem keyif ehli hem de caliskan olmak, is yaparken akilli, gozuacik ama sark kurnazi ve uckagitci olmamak, disarliklarin anlamadigi nevi sahsina munhasir bir dil konusup, dunyanin en guzel yemeklerini yemek, dunya yansa, uzaydan asteroid dusse sahreden ve kebapdan vazgecmemek, cabuk ofkelenmek ama yufka yurekli olmak, misafirperverlik'in canini cikarmak ve diger bilumum guzel anadolu hasletlerini uzerinde tasimaktir.