ermeniler'le antepliler arasında görünüş,yaşayış,örf ve adet olarak tek bir fark bile yokmuş.onlar da aynen bizim konuştuğumuz gibi anteplice konuşurlarmış.bize ek olarak kilisede türkçe dua ederlermiş ve ibadetlerini de türkçe yaparlarmış.bir ermeni'yi bir antepli'den ayıran tek şey konuşurken "ağam" yerine "gülüm" demesiymiş...bir yanlışa kapılıp gittiklerinden,misyonerlerin gazına geldiklerinden taşkınlık yapmaya başlamışlar daha sonra.aramızda hiç bir problem yokken birden düşman olmuşuz.bu yanlışlarının bedelini de çok sevdikleri antep'ten ayrılmakla ödemişler.bugün,antep'ten ayrılan bir çok ermeni hala antep özlemiyle yaşamakta.hatta ermenistan'da ayıntap diye bir kent bile kurmuşlardır.osmanlı devleti ermenileri toptan ortadan kaldırmakla onları göndermek arasında bir seçim yapmak zorunda kalınca,yine humanist duruşunu bozmamış,onları öldürmek yerine sürgün etmeyi tercih etmiştir.bugün ermeniler hayattaysalar bu,osmanlı'nın humanist duruşu sebebiyledir sebebiyledir.çünkü sadece antep'te yaşanan ermeni isyanları ve katliamları bile onlara karşı çok sert tutum almak için yeterli bir sebeptir.sahip oldukları güzellikleri ve zenginlikleri misyonerlerin yetiştirdiği milliyetçi ermeni çocuklarının ideallerine değişmelerinin faturasını müslüman antepliler ödemiştir malesef.antep o yıllarda misyonerliğin merkezi haline gelmiş bir kente dönüşmüş.misyonerler açtıkları hastane,kolej ve yetim yurtlarıyla bütün ermeniler'i çevresinde toplamayı başarmıştır.ilk başlarda mezheplere göre muamele eden misyonerler,1895 yılında antep'teki büyük ermeni isyanından sonra mezhep ayrımı yapmadan faaliyetlerini daha da genişletmişlerdir.protestan,gregoryan,katolik ve daha bir çok mezhepten ermeniler'i bir araya toplamayı başarmışlardır.hınçak ve taşnak gibi ermeni terör örgütlerinin de iyice güçlenmesiyle antep ermeni isyanlarının merkezi haline gelmiş...halbuki bunları yapmak için hiç bir sebepleri bulunmuyordu.yaptırmak istedikleri kiliselere devlet her şartta izin veriyordu.hiç kimsenin ibadet hakkı elinden alınamaz düsturunu asla bozmuyordu.zarar gören ibadethanelerinin,okullarının tamir masraflarını bütçeden karşılmaktaydı hatta.buna binaen açılan ermeni okullarına ve yetimhanelerine bir çok müslüman da bağışta bulunmaktaydı...1895 yılında isyan çıkarmak için toplanan ermeniler,isyan çıkaracak hiç bir sebep bulamadılar."küçükelli" lakaplı bir antepli müslümanın 15 yaşındaki ahmet isimli oğlu bir ermeni ustanın yanında çalışmaktaydı.ahmet,ustasının evine iplik almak üzere eblehan'a gitmişti.ustasının terzi ya da tekstil işi yapan bir ermeni olduğu tahmin edilmekte...bebekyan isimli bir ermeni önde geleni karşısına çıkan bu müslüman çocuğunu hiç bir sebep yokken silahla öldürmüştür.bunun üzerine isyan başlamış.bir çok ermeni evi cephane haline getirilmiş.yol kenarındaki ermeni evlerinden,yoldan geçen müslümanlar üzerine sülfürik asit,kezzap ve dinamit atılıyordu.bir çok günahsız müslüman bu sebeple telef oldu.antep'te az sayıda asker bulunması sebebiyle isyan bastırılamadı ve ermeniler bir müddet daha taşkınlık yapmaya devam ettiler.ermeniler'in isyan ettiğini duyan civar köydeki bir çok müslüman karşılık vermek üzere şehre geldiler.köylerden gelen 4-5 bin civarındaki müslümanla birlikte ermeniler'e karşılık verilmeye başlandı...günler sonra gelen askeri destekle isyan bastırıldı...bilanço çok ağırdı...bir çok müslüman ve ermeni ölmüştü,bir çoğu da telef olmuştu...bunun üzerinde antep'te bulunan amerikan misyonerleri ve avrupa temsilcileri müslümanların,hristiyanları katlettiğini bildiren onlarca telgraf çekerek osmanlı devleti üzerinde baskı kurmaya çalıştılar...yakalanan ermeni isyancıları bir kaç gün sonra bu batılı temsilcilerin ve misyonerlerin baskısıyla serbest bırakıldı...isyana katılan ermeniler'in bir çoğu dışardan gelmişti.bu sırada antep'e yakın olan zeytun'da da isyan devam ediyordu...