antep avradlarının lüzumsuz gezme eylemleri neticesinde vuku bulan umursamazlık ve düşüncesizlik durumuna bir eleştiridir bu...tabiy ki uşaklı avradlara yer vermek gerek,vermezsek ayıp...hastesi olur,hastaneye geder,bes başına binen bir avraddır bunlar ayrı bir durum...
amma dedikodu için,hava atmak için,boynuna bütün altınlarını takarak 40 dakkalık yolu güneşin altında depen,bunu da sıkım sıkım küfte ve son havadislerle ödüllendiren keyifçi antep avradlarının "acı oolum gak ta ben oturuym,ayaam argiy" durumuna bir isyandır...5 dakka evel ayağı argıyan bu avrad hiç bişeyi yokmuş gibi dedikodusuna devam eder otobüste...ağrısından hiç bir eser galmaz,şen şakrak olur...
ayağı argıyan arvad 5 gelini,1586 tene torunuy ve 53 tene gomşusuyla
* keyif yapmaya gitmez...gittiyse de sonucuna katlanır...ayağım argıy numarasına yatması onu masum yapmaz...avrad olması da onu masum yapmaz...otobüsü kendi malı gibi görmesi de insanı bu düşüncelere iter şüphesiz...hani "otobüsler hepimizin malı" idi,"onu koruyalım" idi...ayel halfeler singirlenmiş amma bunu anlamak için 9 senedir kırk dakkalık mesafeye her sabah gedip,her akşam gelmek gerekir...güneşin çat sıcağı,gışın zomzomulu soğuğu dinlemeden getme mecburiyetinde iseniz beni anlarsınız...
zira okulundan çıkan bir öğrenci yahut evine ekmek götüren bir emekçi bu antep avradı yaşam formundan çok daha kıymetli,lüzumlu ve kutsal bir şeye hizmet etmektedir ki; otobüste oturarak,rahat bir yolculuk yapmayı en çok o hakediyordur...
(bkz:
usanmisik elinden)