batılı hödük ev arkadaşınla kavga ederken dönüp dersin :
- secaadlenme laaa baaa diye
( o da )
+ ne dedin sen hıı anlayamadımmm der kemçük agzıyla

ia. şecaat

yiğitlik anlamında kullanılıyor şecaat.
şiddet ya da tehlikeye karşı koymak sözkonusu olduğunda yılmamakla eşdeğer bir kelime olarak anılıyor.
bizde bu anlamdan uzaklaşılmış,öfkeye indirgenmiş anlam.
ve kullanılıyor düvende,dezgahda afiyetle...

*

- şecaatine dağlar dayanmıyor azizim,gözlerim yaşarıyor!

ve

+ böön secaatim üstümde fahas usda,öökemden gıyma zırhlıyhan,zırhı halfeye çalıcıydım.*
+ üsdüme gelme acı!

*

gennini maham sabı sanan iş arhadaşına hanek annatmaya çalışırken şecaat sınırında geziysindir.. adam lafdan annamamak gonusunda ısrarcı bi de üstüne saa şeylesin beylesin deyi suç bastırmaya kalkdıından seniñ asfalyalar atıverir.. eleman: e ben: b

e: takmıyosun beni, saymıyosun beni
b: saygı siparişden olmey aga, acı sayılacak iş dut da sayak
e: benim burda yetkim var
b: seniñ yetgiin sen gadder, garışamazsın benim işime
e: bal gibi de karışırım
b: na garışırsın, aa garışırsan beyle haneen uluunu duyarsın
e: ne diyosun sen yaaa
b: her şeyi deym oolum herşeyi, sen daa örgenemediñ mi baa dayılanılmeycaanı, örgenemediysen aa örgen
e: ne saçmalıyosun sen yaa
b: laa yerriiiii, sennen mi urgaşıcım..!!! bu şecaatnen elimde galıcın, dirin beş para etmez ölüne güç yetmez olucu sonaa, de go da get ha!!

*

(bkz: secaat abdullah)
(bkz: thesecaat)
(bkz: secaatli)

(bkz: öökelenme var belli edme yok)

secaatli adam gevşeg adam dır aam

gururlu ve öökeli...