antep destanları ve manzumeleri, fıstık, çiğköfde ve diğer destanları yazan ve izmir'de yaşayan ama uzun yıllardır sağlık haberlerini alamadığım önemli bir yazar.
izmir'de yaşayıpta bu değerli şair ve yazarımızı tanıyanların akibeti ile ilgili bilgilerini buraya girmelerini heyecanla bekliyorum.
ilk defa hastaneye yatışı ve ameliyat oluşu 92 yaşına denk geldi seyfi amca nın. onun çok hoşuna gitti. öyle hoşuna gitti ki;
"neyse ölmeden önce emekliliğin hayrını gördük" dedi.
neyin var seyfi amca diyen doktora
"acım var, param yok" dedi.
canım acıyor dediğinde, hemşire geçecek deyince bu sefer de;
"yüreğim yanıyor" dedi.
"ne acılar içindeyim, bilemezsiniz?
sadece ensem üç türlü ağrıyor" dedi.
hastaneye girdiğinde boş olan odalar ve salon dolunca bu kalabalık nedir? diye sordu;
bugün çok hasta geldi diyen görevlilere;
"ayağım uğurlu geldi" dedi.
karısı düriye hanıma (düriş) hanım geldiler artık hazırlan dediğinde;
düriş, ona git canım sen nereye gitmek istiyorsan ben gelmiyecem dediğinde ise o;
azraille şakalaşmaya devam etti.
bir ara nefesini ve boynundaki damarını kontrol eden torunu simine onu ısıracakmış gibi yaparak onu korkuttu.
çoğu sözlerini gözü kapalıyken yaptı.
hasta yatağında sözleri hiç hastalanmadı. beyni de, aklı da başındaydı. şairliği de, şakacılığı da hiç elden bırakmadı.
çocukları an be an yazdılar onun vecizelerini.
onlara son kez anlatıyordu, neredeyse 100 yıllık hayatını.
son dakikalarda;
"hayatın bir parmak lezzeti var,
on parmak eziyeti" diyordu.
doğançay mezarlığında toprağa verdik onu. başında herkes baklava yiyordu.
şakalarını anlatıyordu herkes. herkes gülümsüyordu. kahkahayla uğurlamıştık onu.
gülerek bırakmıştı hepimizi, mezarlık çocuklarını, cenaze levazımatçısını, çocuklarını, bizi.
gaziantepli seyfi baba şaka yapa yapa öldü.
sevgili fotoğraf sanatçısı yıldız yurtseverin (nam-ı diğer keyife) değerli babası seyfi yurtsever nur içinde yatsın. onu hiç unutmayacağız.